Pinobenidegotur

HOŞÇAKALIN,
AKLIMA GETİRMEMEYE ÇALIŞSAM DA,
ÇOK ÖZLEYECEĞİM…

March 7, 2017 3 Comments

İçimde ufak çaplı bir göçmen yaşıyor gibiydi hep. Şehir değiştirmeleri, ev değiştirmeleri, seyahatleri sevmem sanırım hep ondan. Bu Montreal içimde kelebekler uçuran o göçmenlik halini her daim canlı tutar umarım...

Gün bugündür, biz gidiyoruz.

Sanılanın aksine ‘bu memlekette artık yaşanmaz’ diye ‘kaçıyoruz’ diyen gruptan değiliz.

Biz iş icabı gidiyoruz.

Evet başından beri bir gün gitmeyi planlıyorduk ama şimdi planladığımızdan daha da erken gidiyoruz. Şu bitmek bilmeyen banliyö hattının ihale edildiği şirket işini taşere ettiği için, ‘ben kaçar’ diye Facebook’ta post yapan arkadaşlarımıza eklemlenerek biz de kendi çapımızda bu ülkeden taşınıyoruz.

Baba olanımızın çalıştığı firma O’nu Kanada Montreal’deki bir projede çalışmaya davet ettiğinden, birimiz kariyerinde yükselmeye, diğerimiz ki O da anne insanı olarak ben oluyorum, diğerimiz ise kariyerini sıfırlamak üzere gidiyoruz. Kariyeri sıfırlamak demek artık ömür billah çalışmamak anlamında değil elbette. Kariyeri sıfırlamak demek; Fransızca’nın iş ve günlük yaşam dili olarak hakim olduğu Quebec Bölgesi’nde henüz sıfır noktasında olan Fransızca bilgin ile bir daha eskisi gibi ne araştırma ne de medya alanında benzer bir pozisyonda çalışamamak demek. Peki kötü mü? Yok, kötü dersem yıllarca evrene gönderdiğim ‘ben anne olunca çocuğuma kendim bakmak istiyorum’ mesajlarına ayıp olur. Sağolsun evrenle bu ara aramız fazlasıyla iyi, ne dediğimi kulaklarını dört açıp dinlediği bir dönemden geçiyorum, haliyle bunun olmasına da şaşırmam lazım değil mi?

Gidiyoruz ve evet bu gidişi de çok istedik. Allah’tan, evrenden artık ne derseniz. Gitmeye üç gün kalana kadar ‘acaba mı?’ sorusu aklıma hiç gelmedi. Daha doğru bir karar başka ne olabilirdi ki? Ama işte zaman yaklaşıp, iş ciddiye binip, ev toplanmaya başladığında, emek emek kurduğunuz düzen uluslararası bir nakliyat firmasının irili ufaklı kutularına sığdırılmaya çalışıldığında, telefonda artık hep veda konuşmaları yaptığınızda, size ait olan evden annenizin evine taşındığınızda, anne baba evinde yeniden son kez çocuk olabildiğinizde ve yediğiniz önünüzde yemediğiniz arkanızda-siz rahat edin diye birileri uzunca bir süreliğine son kez etrafınızda döndüğünde, bir de doğup büyüdüğünüz şehirde yine uzuunca bir süre göremeyeceğiniz iki tane bir yaşına girmesine 20 gün kalmış dünya tatlısı yeğeniniz olduğunu ve burnunuzun direğinin onlar aklınıza her geldiğinde zonkladığını farkettiğinizde, ha bir de Allah uzun ömür versin 2 gün önce kutladığınız oğlunuzun doğum gününe dağ gibi yürüyerek gelen 90 küsür yaşındaki dedeniz partiden giderken O’na bu defa daha önce aklınızda hiç olmayan korkularla sarıldığınızda insan bir sorguluyor.

Ama geriye dönüp baktığımda, ki Facebok Memories bu konuda bana her sabah bilmem kaç yıl önce bugün hatırlatmalarıyla çok yardımcı oluyor, vaktiyle aileye ve dosta çok hakkıyla zaman ayırdığımı görüp huzura eriyorum.

Atatürk Havaalanı

Bu gitmenin pek kimselere nasip olmayan şöyle güzel bir yanı da var. Eğer birinin kalbinde vaktiyle bir yer ettiysen ya da birine bir zaman bir iyilikte bulunduysan; sevdiysen, sevildiysen, birilerinin hayatına güzellik kattıysan…Başka zaman olsa duyamayacağın halde (ya da işin doğrusu camii avlusunda arkandan söz sohbet edilebilecekken) sadece buradan bir süreliğine gidiyorsun diye tüm bu dokunduğun hayatlar sana ya teşekkür ediyor ya seni sevdiğini ya da özleyeceğini söylüyor, üstüne de mutlaka bol şans, mutluluk ve daha bin çeşit güzel dilekte bulunuyor. Haliyle evet hüzünlüyüm ama bir yandan da çok mesudum günlük.

21 senesini Ankara, 13 senesini istanbul’da geçirdiğim hayatın yeni perdesi Montreal’de açılıyor. Perde açılması falan bunlar hep biraz masalsı, biraz ‘celebrity mi sanıyorsun kızım kendini’ edasında ama ne yalan söyleyeyim ben hep biraz öyleydim. Kendimden kahramanımız Pino diye bahsetmemden de belli olacağı gibi hep bir hikaye yazma derdi vardı bende. İyi de olmadı mı? 13 yıl önce istanbul’a gelmem hayatımda bir dönüm noktasıydı. Dört bir yanı aile ve hatta ataerkil desteklerle olabildiğince dolu Ankara’lı Pino’dan, kendi ayakları üzerinde durup sıfırdan başladığı İstanbul’a gerisinde kocaman bir ‘İstanbul’daki ailem’ diyebildiği güruh bırakarak  veda edebilen kahramanımız Pino için Montreal’de yeni bir hikaye yazma vaktiydi.

Peki bu sefer ‘İstanbul’dan alışıksın ne de olsa’ kadar kolay olacak mı? Pek sanmam o kadar kolay olsun. Bir kere canları istedi mi atlayıp İstanbul’daki eve gelen anne baba devreden çıkmış durumda. Onların yokluğunda evlerine beni kabul edecek bir teyze enişte ve kuzen nimeti de yok üstelik oralarda. Anne insanı ve çalışan Pino’nun hayatını kolaylaştıran bakıcı teyze, temizliğe yardıma gelen teyze, alo dedin mi her işe koşan apartman görevlisi amca, tekstil sektörüyle arasındaki bağı oluşturan terzi Dürdane ya da Uğur, Ankara’dan kalma uçana kaçana saç yaptırma ihtiyacında çat kapı gidebileceğin kuaförün Sezgin ya da senin pedikürünün sağlığını kendine dert edinmiş ve Kanada’da sorun olursa ara diyen bir Nilgün Abla yok orada. Ben varım bir tek, bir de oğlum Attiko ve bundan önceki yurtdışı deneyimlerinin hiçbirinde baba-eş sorumluluklarıyla bulunmamış olan, haliyle üzerinde daha büyük bir sorumluluk hisseden baba insanı Sercan. Üçümüz varız sadece. Peki bu kötü mü? Bu da bir yandan çok iyi bence:) Aile olmak için bundan daha iyi fırsat çıkar mı? Olaya bu açıdan bakınca yine iyi ki çok istemişiz bu gidişi diyorum; çünkü çekirdek aile olayında kavrulmak-kenetlenmek olacaksa yine bu sayede.

Kendime hep diyorum ki Attiko’nun bakıcı teyzesi Türkan Hanım’ı düşün. Mutsuz mu? Değil; çünkü iş tanımı ve gününü nasıl geçireceği belli. Şimdi sen yeni Türkan Hanım olacaksın, beklentini buna göre belirle ve istanbul’daki ultra konforlu hayatı yok yere özleme. Bu yeni ‘challenge’ın olsun, bak bakalım içinden çıkabilecek misin? Aslansın sen, kaplansın.

Görebildiklerim, göremediklerim, yazabildiklerim, yazamadıklarım, arayabildiklerim, arayamadıklarım var. Aslında her birinizle ilişkiyi nerede bıraktıysak kaldığı yerden farzedin ki sarıldım hepinize ve vedalaştık gönlümüzce. İstanbul’da yaşarken görüşemiyorduk, bir daha ne ara görüşürüz kim bilir ama neyse ki burası var. Yazıyorum ki burayla bir bağım kalsın. Madem çalışamayacağım, bari sevdiğim bir şeyi yapayım da bununla mutlu olayım.

İçimde ufak çaplı bir göçmen yaşıyor gibiydi hep. Şehir değiştirmeleri, ev değiştirmeleri, seyahatleri sevmem sanırım hep ondan. Bu Montreal içimde kelebekler uçuran o göçmenlik halini her daim canlı tutar umarım. Çekirdek aileyle başbaşa kenetlenirken, yeni seyahatler bizi beslemeye devam eder. Siz de takipte kalın lütfen, fırsat buldukça yazacağım. Aslında gitmeden yazmak istediğim bir sürü şey vardı ama bu taşınma o düşündüğüm taşınma gibi olmadı, yazacak fırsat yoktu.

O yüzden de Sercan’la evlilik yıldönümümüze ithafen yazacağım yazıyla başlamayı planladığım bu blog, böyle ortaya karışık bir veda yazısıyla hayat buldu.

İki yıl önce bugün Sercan’la ömürlük bir yolculuğa çıktık. Evliliğimizin birinci senesinde iki günlük anne babaydık. Bu seneyse, yani evliliğin ikinci yıldönümünde gökyüzünde 11 saat sürecek bir yolculuk yapıp yeni yuvamıza varacağız. Her şeyi, canım kadar sevdiklerimi, tırnaklarımla kazıya kazıya elde ettiklerimi O’nun için geride bırakıp, O’nunla ve oğlumla, çekirdek ailemizle sıfırdan yeni bir hayata başladığım gerçeği. Bana bunu yaptıracak kadar güzel bir yüreği ve bize geride kalan hiçbir şeyin yokluğunu hissettirmeyeceğinden emin olduğum benliği ile, Sercan iyi ki, iyi ki!

Hoşçakalın,

Aklıma getirmemeye çalışsam da, çok özleyeceğim!

Pino

07.03.2017

 

Pınarthepino

Expat wife, ex media strategist, recently a full time mom, chief travel-dreams officer, aspiring cyclist, rookie blogger, habitual writer, new Montrealer...

3 Comments

  1. Tülin

    March 7, 2017

    Yolunuz açık olsun, mutlu, huzurlu olun ….

  2. Esra

    March 15, 2017

    Canım pino 😍 mutlu olun çokça.. sürekli yaz dur.. takipteyim 💜💜

    • Pınarthepino

      April 13, 2017

      Canım Esracıkım, teşekkür ederim:) Aramızda bir bağ gibi, tüm özlediklerimle tüm gelişmeleri bir nda tek bir sohbette paylaşır gibi:) Takipte kal! Öperim!

Comments are closed.

RELATED POSTS