Pinobenidegotur

İYİ Kİ DOĞDUN WİYOO, 21 AYLIK OLDU ATTİKO

· Ortaya karışık bir doğum günü, ay dönümü yazısı...Anneliğin ilk hissettirdikleri de cabası :) ·

December 6, 2017 Comments Off on İYİ Kİ DOĞDUN WİYOO, 21 AYLIK OLDU ATTİKO

Midenizde kelebeklere kanat çırptıran bir adama duyduğunuz aşkın; hiç tanimadiğiniz ve görmediğiniz bir çocugun ansizin burun direğinizi sizlatan, sizi yerli yersiz ağlatan ve onu düşündükçe kalbinizi o adama duyulan aşktan farkli ve yerinden çikacakmiş gibi attiran bir duyguya dönüşmesiymiş annelik...

Atlas’a 29 haftalık hamileyken ‘yine olsa yine yaparım’ dediğim bir baby shower yaptım. Neden yine olsa yine yaparım diyorum; çünkü bazen baby shower ya da doğum nedeniyle annelerin kendilerinden geçip yaptıkları partileri abartı buluyorum. Şimdi bunu okuyan biri, Atlas’ın ilk doğum gününün de çok abartı olduğunu düşünebilir ama kendi içimde kendimle dalga geçemeyeceğim kadar durulmuş bir moddayım. Eskiden doğum günüydü, yıl dönümüydü, babalar günüydü diye yaptıklarımın yanında çocuğumun ilk doğum gününe bir iki pano ve flama hazırlatıp, ellerimle bütün dekoru bir bir süsleyip parti yapmışım, çok mu? Neticede organizasyon işlerinde durulmamın ilk mağduru Atlas mı olsaydı, tabii ki kıyamadım. O yüzden iyi ki baby showerını da doğum gününü de ellerimle süsleye süsleye bir güzel yapmışım. Zaten artık Eminönü’ndeki Şark Han’ı, Havuzlu Han’ı ya da şeker kavanozlarına bir bir sticker yapıştırıp, davetlilerin kafasına gramofon kağıdından taç yapacak annemi mumla arayacak kadar uzaklarda bir yerde kaynak sıkıntısı yaşadığımdan, vaktiyle iyi ki bol keseden abartmışım…

Demek oluyor ki bundan tam iki yıl önce yine Aralık ayının başında aşağıdaki davetiyeyle arkadaşlarımı Atlas’ın baby showerına çağırmışım. Çok erken değil mi diyenler, 30’lu haftaların ortalarında kilom 100’e yaklaştığında ve tam manasıyla yuvarlanarak yürümeye başladığımda neden her şeyi erkenden yaptığımı daha iyi anlamışlardır umarım. Tabii o dönem malum hormonlar atakta, daha ortada Atlas yok, duygusallığım anneliğin gerçekleriyle henüz yüzleşmediğinden hala saf saf üzerimde; oturup bir de yazı yazmıştım. Ne zamanki Atlas dünyaya geldi, hanyayı konyayı anladım, ‘amma zormuş yea’ diye 34 yaşında koca kadın isyanlarda bocaladım, işte o zaman duygusal yazılara da uzunca bir ara verdim. Taa ki göçmenlik gelip de beni öpüp, uyandırana kadar.

Bu aralar malumunuz bir iş üzerinde çalışmaktayım ama tam zamanlı annelikle girişimciliğin birleşiminden çok şahane bir yoğunluk ortaya çıktığından baya da yorgun ve dağınığım. Dolayısıyla da gün içinde aklımdan bin tane cümle kurup, akşama şunu yazayım desem de akşam olup, yemek yenip, bulaşıklar toplanıp, dişler fırçalanıp, pijamalar giyilip, yatmaya ikna olunup, masallar okunup, ninniler söylenip, eğer uyutacağım diye uyuya kalınmadan bebek uyutulmuşsa pestilim de artık çıkmış olduğundan o aklımdan geçen bin cümle böyle garip bir iki paragrafa, yazılıp yayınlanmamış paragraflara, not alınıp tamamlanamamış minik satırlara dönüşebiliyor. Dolayısıyla da daha ciddi zaman ayırabilene kadar blogda eski yazıları paylaşma kararı aldım. Bu kararın üzerine yıldönümü gelen baby shower ile Atlas’ın bugün 21 aylık oluşu da birbirlerine denk gelince ortaya bu metin çıktı…

Aynen, bugün Atlas 21 aylık oldu…Zaman geçer mi, nasıl geçer ki, biz bu süreci başımızdan nasıl geçiririz ki derken baş başa, ana oğul ve baba olarak çekirdek aile kalışımızın üzerinden de 9 ay geçti. Biliyorum, biliyorsunuz, çok yazmasam da anne olan herkesin yaşadığı gibi bu çocuklar kolay büyümüyor ve Atlas da kolay büyümedi. Ama büyüdü mü büyüdü, eskisi kadar zorluyor mu, hayır zorlamıyor, yeni zorluklarla karşı kaşıya mıyız, evet elbette. Bugün aslında Atlas’ın 21 aylık oluşundan değil de, daha çok yaşadıklarımızdan, göçmenlikle özdeşleşen Atlas’ın büyüyüşünden ve bakıcı teyzemizden, ona duyduğumuz sevgiden, varlığıyla kendimizi ne kadar şanslı hissettiğimizden ve Türkiye’de bakıcıların kıymetinin bilinmediğinden (evet, aynen okuduğunuz gibi, bilinmediğinden)  bahsetmek isterken; olmadı, yazıp yazıp sile sile önüme dediğim gibi bu metin geldi. Haliyle de hayallerdeki yazıları başka bir güne erteleyip, Winnie’nin doğum gününü kutladığımız bu gecenin hatırasına olarak şu fotoğrafı anı bırakıp, baby showerın üzerine daha anne olmadan kaleme aldığım aşağıdaki teşekkür yazısıyla bana bir müddet müsade etmenizi rica edeyim dedim…

Daha uzun, daha içe sinen, daha doya doya kaleme alınmış yazılarda görüşene dek…

Hoşçakalın…

”Midenizde kelebeklere kanat çırptıran bir adama duyduğunuz aşkın; hiç tanimadiğiniz ve görmediğiniz bir çocugun ansizin burun direğinizi sizlatan, sizi yerli yersiz ağlatan ve onu düşündükçe kalbinizi o adama duyulan aşktan farkli ve yerinden çikacakmiş gibi attiran bir duyguya dönüşmesiymiş annelik. Bir anda dünyadaki bütün çocuklarin ne kadar güzel ve masum olduklarina aydiginiz, dünyanin neden korkulasi bir hal aldiğindan daha çok kaygilandiğiniz, bugüne kadar ancak başka bir insanin varliğini kendi varliğinizin yanina eş olarak koyabilmişken, bir yandan biz ama hala en çok bir ‘ben’ken, nihayet bir başkasini koşulsuz şartsiz kendinizin ve dünyadaki her şeyin önüne koyabildiğiniz bir yeni baslangiç. Biz dün, hayatimdaki güzel kadinlarla bu yeni başlangici kutladik. Yillar vardir ne doğumgünü kutladim, ne yilbaşi, ne de başka bir yeni başlangici. Ama annelik…Önce korku ve sabirla gecen ilk birkaç ay, kulaklarini iyi/deli niyetli çeşitli deneyimlerini anlatmak isteyenlere – kendini de eve kapatma hissine ayışın, sonra uykulu, yorgun ve halsiz geçen aylar, nihayet akşamlari 9’dan sonra uyanik, sabahlari ofiste dimdik durabildiğin ilk günlerin sevinci ve ne içsen ayni kafayi yapmasi imkansiz bir endorfin atağı, son aylar, büyüyen sen, midende kuş kanatlari, derken tekmeler…Kendini adam akıllı bildiğinden beri en çok istediğin hayalinin gerçek olması, seni tutkuyla sevdiğin seyahatlerden kısa süreliğine alıkoyan ömrünün en güzel ve eşsiz seyahati…

Kutladık tabii…

El emeği, göz nuru bir bebek kahvaltısı, annenin teker teker bağladığı kurdelalar, ihtimamla dizip süsledigi bir masa, babanin elleriyle narin narin açtigi pelur kagidindan çiçekler, kocanin elinden davetlilere saç bantlari, derken gelmeye başlayan eşler, dostlar, teyzeler, kuzenler…

Hoşgeldin Atlas, güzel yavrum…Zaten az duygusaldım, şimdi seninle tam oldu…Allah seni sağlıkla kucağimiza almayı nasip etsin anneciğim, sabırsızlıkla bekliyorum♥️”

Pınarthepino

Expat wife, ex media strategist, recently a full time mom, chief travel-dreams officer, aspiring cyclist, rookie blogger, habitual writer, new Montrealer...

RELATED POSTS